Dil bilgisi çok eski ilimlerdendir. Grekçeden, Latinceye,
oradan diğer dillere yayılmıştır. En eski gramercilerin Hintliler
olduğu bilinir. M.Ö. 1. asırda batıda dil bilgisinin kurucusu Aristoteles
kabul edilir. Aristo, grameri, mantığın aynası haline getirmiştir.
Dionysos M.Ö. 1. asırda Dilbilgisi Sanatı adıyla ilk dilbilgisi
kitabını yazmıştır. M.S. 4. asırda Romalı Donatus'un yazdığı dilbilgisi
kitabı, batıda yıllarca okutulmuştur. Bunların dışında İskenderiye
dil mektebinin gramer ve lugat konularında mühim yer tuttuğu görülür.
İslami devirde görülen dilbilgisi çalışmaları daha çok bu mektebi
taklit etmiştir. Emeviler devrinden itibaren İslam aleminde pekçok
gramer ve lugat yazılmıştır. Türkiye'de 1858
yılında rüşdiyelerin açılması ile okutulmaya başlanır. On sekizinci
asra kadar filozofların elinde kalan dil, onlar tarafından şekilci
mantığın sözdeki şekli olarak mütalaa edildiği gibi, düşüncenin de
değişmez kanunlarına bağlılığı şeklinde değerlendirilmiştir. Böylece
dil bilgisi yalnız gramerin değil, aklın da temsilcisi olmuştur. Fakat
19. yüzyıldan sonra dilin apayrı bir müessese olduğu, kendi kanunlarına
bağlı, canlılığa sahip bulunduğu fikri ortaya çıkmıştır. Yine bu asırda
diller arasındaki akrabalıklar tesbit edilirken, dillerin ayrı aileler
meydana getirdiği keşfedilmiştir. Böylece dilleri inceleyen,
karşılaştırmalı gramer ortaya çıkmıştır. Ayrıca gramerin; bir dilin
tarihini ve zaman içindeki değişme ve gelişmesini inceleyen tarihi
gramerin yanında, bir dilin veya lehçenin belirli bir zamandaki durumunu konu edinen
tasviri gramergibi çeşitleri vardır. Bunun yanında bütün dilleri karşılaştırarak,
sınıflara ayıran, onların iç ve dış kanunlarını araştıran bilim dalına
da genellengüistik denmektedir. Ayrıca dillerle uğraşan ve bir dil üzerinde araştırmalar yapan dil bilginine de dilbilimci]] adı verilmektedir.
Türkçe ilk dilbilgisi kitabı, bugün elde bulunmayan Kaşgarlı
Mahmud'un 11. asırda yazdığı Cevahirü'n-Nahv adlı eseridir. Ebu
Hayyan'ın Arap diliyle, Arapça dil bilgisi metoduna göre düzenlenmiş
eseri Kitabu'l-İdrak li Lisani'l Etrak (yazılışı 1312 baskı 1931) ilk
Türk dilbilgisidir. Osmanlı Türkçesinde yazılmış ilk dil bilgisi kitabı
ise; Bergamalı Kadri'nin Müyessiret-ül-Ulum (1530) adlı eseridir.
On dokuzuncu asra kadar bütün dil bilgisi kitaplarında Arap
dilbilgisi metodu izlenmiştir. Türk dilinin yapısı, kaideleri bu usule
göre tesbit edilmiştir. Kimisinde Arap, kimisinde Fransız dilbilgisi
metoduna uyularak yazılan, Osmanlıcanın yapısını anlatan eserler şunlardır:
- Ahmed Cevdet ve Fuad paşaların Medhal-i Kavaid (1851),
- Kavaid-i Osmaniye (1865),
- Kavaid-i Türkiye (1875),
- Abdullah Ramiz Paşanın Lisan-ı Osmani'nin Kavaidini Havi Emsile-i Türki (1866),
- Ali Nazmi'nin Lisan-ı Osmani (1880),
- Selim Sabit'in Nahv-ı Osmani (1881),
- Abdurrahman Fevzi'nin Mikyasül-Lisan Kırtasü'l-Beyan (1881),
- Manastırlı Rıfat'ın Külliyat-ı Kavaid-i Osmaniye (1885),
- Şemseddin Sami'nin Nev-Usul Sarf-ı Türki (1892),
- Necib asım'ın Osmanlı Sarfı (1894).
Fransız lisanının metodunu uygulayan yazarlar ve eserleri:
- Şeyh Vasfi, Mufassal Yeni Sarf-ı Osmani (1901),
- Mufassal Nahv-ı Osmani (1901);
- Hüseyin Cahid Türkçe Sarf u Nahv (1908);
- Ahmed Cevad, Lisan-ı Osmani (1912);
- Anton Tıngır; Türk Dilinin Sarf-ı Tahlisi.
Meşrutiyet döneminde Tedkikat-ı Lisaniye Encümeni tarafından Maarif Nezaretince Sarf ve Nahv-ı Türki (1930) yayınlanmıştır.
Cumhuriyet döneminde kurulan Dil Encümeni (1928) alfabe ve dilbilgisi hakkında da iki rapor hazırlamış; 1928'de Latin harfleri TBMM'de
kabul edilmiş, bir süre sonra da 1932'de Türk Dili Tedkik Cemiyeti
kurulmuştur. Daha sonra ortaöğretimde kullanılacak dilbilgisi kitabını
Tahsin Banguoğlu hazırlamıştır (1940). Bu tarihten sonra dilbilgisi
çalışmaları iki kolda gelişir. İlk ve ortaöğretimde kullanılmak üzere
yazılan dilbilgisi kitapları ile Türkçenin ana grameri vasfında ilim
dilbilgileri ve monogrofiler (T.N. Gencan, K. Demiray, A.C. Emre ve
Prof. Dr. M. Ergin gibi...) Ayrıca Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, tarihi
Türkiye Türkçesi ile ilgili olarak Eski Türkiye Türkçesi ile Osmanlı
Türkçesi Grameri III, adlı eserlerini bu devirde vermiştir.
Avrupa'da Türk dili ve grameri üzerindeki çalışmaların tarihi çok
eskidir. Alman H.Megiser'in (1612) eseri, yazarı bilinmeyen İbrahim
Müteferrika baskısı eser (1732) gibi Birinci Dünya Savaşından sonra
Türklere karşı duyulan ilgiyle Avrupa üniversitelerinde doğu dilleri ve
Türk dili bölümleri açıldı ve pekçok Türkçe dilbilgisi kitapları
yazıldı. J.W. Redhouse (1884), J. Deny (1912), J.Nemeth (1916), Ettore
Rossi (1939), S.Topalina (1940), A.N.Koronov (1941), A.Tietze,
S.G.Lisse (1943), Harbert Jansky (1943), Robert Godel (1945), N. Nitek
(1945), Normon A. Mcquown (1946), Heinz Appenzeller (1948), P.H.Rühl
(1949), L.Rosony (1960), G.L.Lewis (1967).
Türk dillerinin mukayeseli grameri yazılmamış olmakla beraber bu
sahada yerli ve yabancı birçok ilim adamı çalışmıştır. W.Radloff
(1882-1883), A.Cevad Emre (Türk Lehçeleri Mukayeseli Grameri 1949),
N.K. Dimitriev (1956-1959, 1961, 1962) gibi.