Eminbey Koleji
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Eminbey Koleji

Eminbey Koleji Ogrencileri Paylasim Portali
 
AnasayfaPortalliAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hititler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SenabiL
Administrator
Administrator



Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 08/08/07

Hititler Empty
MesajKonu: Hititler   Hititler Icon_minitimeÇarş. Ağus. 08, 2007 2:37 pm

HİTİTLER




Hititler
ile ilgili bilgilerimiz daha bu yüzyılın başlarına dayanır. Ondokuzuncu
yüzyılın sonlarına kadar, Hititlerin tarihiçindeki konumu bilinmiyordu.
Gerçi Mısır metinleri ve Tevrat bir kavimden söz ediyordu ama bu kavmin
Anadolu kökenli olabileceği kimsenin aklına gelmemişti.


İç Anadolu’nun İlk Çağ tarihi ile ilgili yapılan araştırmalar, On
dokuzuncu yüzyılda buraları gezen Charles Texier, William Hamilton gibi
gezginlerin izlenimlerinden öteye gitmemiştir.






Daha sonra “Yozgat Tabletleri” adı verilen , Boğazköy arşivine ait
eserle bulunmuş ve ünlü Çek bilgini Hronzy tarafından 1917 yılında
çözülmüştür.



Bu tabletlerde Anadolu’nun bu bölgesinden Hatti Ülkesi diye sözedildiği görüldüğünden bu uygarlığı yaratanlara , Tevrat’taki isimle de uyuşturarak Hititler denmiştir.





Hititleri tanımak Anadolu uygarlığını, hatta Anadolu’nun bugününü tanımak demektir.




Anadolu toprakları üzerinde Hittiler’in mirasçısı olan bizler , bu
kültürü tanıdıkça, inançlarını öğrendikçe, bugünkü kültürümüzü daha iyi
anlayabiliriz.



M.Ö. yaklaşık 1750'den sonra Orta Anadolu'da bir krallık, M.Ö. XIV. ve
XIII. yy'larda da Yakındoğu'nun büyük bölümünü egemenliği altına alan
güçlü bir imparatorluk kurmuş olan Hint-Avrupa kökenli eski halktır.
Başlangıçta Karadeniz'in kuzeyinde göçebe hayvancılıkla geçinen bir
halk olan Hititler, M.Ö.2300'de Anadolu'ya göçerek, daha önce bölgeye
yerleşmiş olan Hattilerle kaynaştılar. M.Ö.1640'a doğru kral Labarna l
(ya da Tabarna), krallığını Akdeniz'e kadar genişletti (Tabarna adı,
sonraki bütün hükümdarlar tarafından krallık unvanı olarak benimsendi;
eşi Tavanana'nın adı da kraliçelerin unvanı oldu). Bu arada Suriye'de
ve Mezopotamya'nın bir bölümünde, Hint-Avrupa kökenli başka devletler
de kurulmuştu. Aralarından en güçlüleri, Mitanniler ile Halepliler'di.
Labarna'nın oğlu Hattuşili l, krallığın merkezini Hattuşaş'a (Boğazköy)
aktararak, Eski Krallık Dönemini başlattı. Halep'e savaş açtıysa da,
büyük başarı sağlayamadı. Oğlu Murşil l'se, Halep'i ele geçirip,
Hammurabi'nin kurmuş olduğu Babil sülalesine son vermeyi başardı. Hitit
Krallığı, M.Ö. XVIII. yy'ın ikinci yarısından, M.Ö. XVI. yy'a kadar sık
sık iç ve dış savaşlarla çalkalandı. Ünlü krallarından Telipinu,
imparatorluğu yeniden düzenlemeye çalıştıysa da, başarıya ulaşamadı.
Tuthalya II'yse, Hurri-Mitanni ve Halep krallıklarına büyük bir darbe
indirip, M.Ö.1440'a doğru Yeni Krallık Dönemini başlattı.



M.Ö.1371 'e doğru tahta çıkan Hititlerin en büyük hükümdarı
Şuppiluliuma, bazen kaba kuvvete, bazen de diplomasi oyunlarına
başvurarak yurdunu askerlik ve siyaset açısından Ortadoğu'nun en güçlü
ülkesi haline getirmeyi başardı, Hurri-Mitanni Krallığı'nı da
parçaladı. Ayrıca Mısır'a bir sefer düzenleyerek, ilk Hitit-Mısır
çatışmasını başlattı. Yerine geçen oğlu Murşil II (M.Ö.1344'e
M.Ö.1315), babasının izinden yürüyüp, birçok başarılı sefer
düzenleyerek egemenliğini yaygınlaştırdı. Murşili'nin oğullarından
Muvatallis'in, Ramses lI'yle Suriye'yi paylaşarak, Mısır tehlikesini
önlemesinden sonra öbür oğlu Hattuşili III'de, Ramses II'yle
M.Ö.1283'te, her iki krallığın saygınlık ve etkisini artıracak bir
antlaşma (tarihte bilinen en eski yazılı antlaşma olan Kadeş
Antlaşması) imzaladı. Yerine geçen oğlu Tuthalya IV, çeşitli savaşlarla
topraklarını batıya doğru genişletti. Bütün bu başarılara karşın, Hitit
imparatorluğu M.Ö.1190'a doğru "Deniz Halkları" adı verilen halklar
tarafından ortadan kaldırıldı ve yerinde küçük krallıklar kuruldu.
Zaman içinde yıkılan bu Hitit kent devletlerinin sonuncusu olan
Kargamış devleti de, M.Ö.717'de Asur kralı Sargon lI'ye boyun eğmek
zorunda kaldı.



Hitit uygarlığında şiddet yerine hoşgörü egemendi. Adalet işleri kısasa
kısas yerine, cezayı ödeme ilkesine göre işlerdi. Kadınları, yarı
kölelikten kurtulmuş, büyük saygınlık kazanmıştı. Akkad, Sümer ve Hitit
dilinde yazılmış tabletler yardımıyla uzun çalışmalardan sonra çözülen
Hitit hiyeroglifleri, eski Hattuşaş'ta (Boğazköy) pek çok metnin
anlaşılmasını sağlamıştır. Gene belgelerden öğrenildiğine göre Hitit
halkı, bir tapınağa, bir saraya ya da beylik topraklarına bağlı, ama
özgürdü. Soylu diye adlandırılabilecek kesim, genellikle krallık
soyundan gelenlerden oluşuyordu ve üyeleri, sarayda askeri ve yönetici
işlerle görevliydiler.



Tanrının "sevgili kulu" sayılan kral, hem siyasal önder, hem de din
adamıydı. Kralın yanı sıra kraliçenin de dinsel törenlerde önemli
görevleri vardı. Hükümdarlar öldükten sonra tanrılaştırılırdı.
Hititlerin dini, yabancı tanrılara da açık, bağdaştırıcı nitelikte bir
dindi, imparatorluk döneminde, ilkel tanrılar (verimlilik, fırtına,
güneş ve cehennem tanrıları) ile büyük önem taşıyan eski totemlere
(boğa, aslan, geyik) aynı derecede saygı gösterilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hititler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Eminbey Koleji :: Dersler :: Sosyal Bilgiler-
Buraya geçin: